Günün Duası

Milyarlarca canlıya, meleklerine, ruhanilerine Sen ne güzel Vekilsin. Onların rızıklarını ve tüm ihtiyaçlarını en mükemmel ve kusursuz giderensin. Tek hücreli canlıların, anne karnındaki bebeklerin, yerin altındaki köklerin, denizin dibindeki mercanların, galaksilerin bütün şuurlu ve şuursuz mevcudatının tüm ihtiyaçlarını en mükemmel gideren, En Mükemmel ve Tek Vekilsin...

Resimler

Namaz Vakitleri

konumuzislam

Mezhepler

MEZHEPLER

Mezhep Nedir (Özet) : Mezhep, (Arapça: مذهب mezheb, çoğulu. مذاهب‎ mezāhib) bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen isimdir. Bir din bünyesinde, o dinin hâlihazırda kabul gören, yerleşiklik kazanmış veya kurumlaşmış öğreti ve pratiğinden farklılaşan inançlarla ortaya çıkan insanların oluşturduğu grup. Mezhepler dinin uygulama alanındaki kırılma noktalarıdırlar. din görüşü pratik hayatta insanların ihtiyaçlarını karşılayamaz olunca mezhepleşir, tarikatlaşır. mezhepler itikadî (inançla ilgili) veya fıkhî (hukuksal) ayrılıkları da kapsayabilir. İslam peygamberi de “benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır” demiştir.

İSLAM MEZHEPLERI NELERDIR

İslam Mezhebleri önce 2'ye ayrılır:
1 - Fıkhî mezhebler,
2 - İtikâdî mezhebler...

FIKHI MEZHEBLER

4'e ayrılır:
1 - Hanefî mezhebi,
2 - Mâlikî mezhebi,
3 - Şâfiî mezhebi,
4 - Hanbelî mezhebi.

Şimdi bunları sırası ile görelim:

1. HANEFI MEZHEBI


Hanefî mezhebinin kurucusu İmam-ı A'zam Hazretleridir.
İmam-ı A'zam, en büyük imam demektir. Asıl adı Nu'man olan İmam-ı A'zam'ın, künyesi Ebû Hanife'dir. Hicretin 80'inci yılında Kûfe'de doğmuş, Hicrî 150'de Bağdat'ta vefat etmiştir.
Hanefî mezhebi, önce Irak'ta doğmuş, oradan doğuya ve batıya yayılmıştır. Abbasîler devrinde hâkimlerin çoğu Hanefî idi. Anadolu ve Balkanlardaki Türkler arasında, Hanefî mezhebi yaygındır.

2. MALIKI MEZHEBI


Kurucusu İmam Mâlik bin Enes Hazretleridir. Hicrî 93 tarihinde Medine'de doğmuş, H. 179'da yine Medine'de vefat etmiştir.
Mâlikî mezhebi, önce Hicaz halkı tarafından benimsenmiş ve hacca gelenler vasıtasıyla Kuzey Afrika'ya ve o zaman Endülüs denen İspanya'ya yayılmıştır.

3. ŞAFII MEZHEBI


Kurucusu İmam-ı Şâfiî Hazretleridir. İmam-ı Şâfiî'nin asıl ismi Muhammed'dir. H. 150 tarihinde Gazze'de doğmuş, 204 tarihinde Mısır'da vefat etmiştir. Hâşimoğulları soyundan gelmektedir.
Şâfiî mezhebi önce Mısır'da yayılmış, sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Horasan taraflarına geçmiştir. Bugün Mısır'ın çoğunluğu Şâfiîdir. Anadolu'nun güney taraflarında, Suriye ve Irak'ta da Şâfiî mezhebinde olanlar mevcuttur.

4.HANBELI MEZHEBI


Kurucusu Ahmed bin Hanbel Hazretleridir. H. 164 tarihinde Bağdat'ta doğmuş, 241 tarihinde yine orada vefat etmiştir.
Hanbelî mezhebi daha çok Necid taraflarında tutulmuştur. Hâlen Necid'de Hanbelî mezhebi hâkimdir.

İTIKADI MEZHEBLER

İtikad hususunda başlıca 3 mezheb vardır:
1. Ehl-i Sünnet mezhebi
2. Ehl-i Bid'a mezhebi 
3. Ehl-i Dalalet mezhebi.

1. EHL-I SÜNNET MEZHEBI


Hz. Peygamberin yolundan gidenler, o yoldan hiç sapmayanlar demektir.
Ehl-i Sünnetin dayanağı Kitab ve Sünnettir. Kitab ve Sünnette ne buyurulmuşsa, Ehl-i Sünnet öyle inanır, öyle hareket ederler.
Ehl-i Sünnet de, Matüridiyye ve Eş'ariyye olmak üzere ikiye ayrılır.

--Mâtüridiyye Mezhebi:
Kurucusu Ebu Mansur Muhammed Hazretleri'dir. Semerkand köylerinden Mâtürid'de doğmuştur. H. 333'te vefat etmiştir.
Genellikle Hanefîler, Mâtüridî mezhebindedirler.

--Eş'ariyye Mezhebi:
Kurucusu Ebu'l-Hasan Eş'arî Hazretleridir. Asıl adı Ali'dir. H. 200 tarihinde Basra'da doğmuş, 324'de Bağdat'da vefat etmiştir.
Mâlikîler ve Şâfiîler, itikadda Eş'arî mezhebini benimsemişlerdir. Hanbelîler, fıkıh gibi îtikadda da İmam Ahmed bin Hanbel'e bağlıdırlar. Ayrı bir îtikadî mezhebleri yoktur.
Eş'arî ile Mâtüridî mezhebleri arasında, bâzı küçük görüş ayrılıkları dışında, büyük bir farklılık yoktur. İkisinin de temel görüşleri aynıdır ve Sünnete uygundur.

2. EHL-I BIDA


Hazret-i Peygamberin(s.a.s) getirdiği hükümleri ve Kur'an'ın emirlerini kendi arzularına göre yorumlayan, az veya çok Sünnet yolundan sapan, bid'ata giren kimselerdir.
Bid'at, Hz. Peygamber ve Sahâbe devrinde bulunmadığı halde, sonradan ortaya atılan ve dînin esaslarına zıd düşen, her türlü söz, düşünce ve işe denir.
Ehl-i bid'ayı Peygamberimiz şiddetle kınamışlardır:
"Sözlerin en hayırlısı Allah'ın Kitabı; yolların en hayırlısı da Muhammed'in (sav) yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlardır. Ve her sonradan uydurulan şey (bid'at) de delâlettir, sapıklıktır."
İnançla ilgili olan bid'atlar, îtikadî bid'atlardır. Bunlar, îtikadî hususlarda Hz. Peygamberden sağlam bir şekilde nakledilen esaslara zıd düşen inançlardır.
Mu'tezile, Cebriye gibi bâzı fırkaların inançları, bu kısma girer.
İş ve amelle ilgili bid'atlere ise, amelî bid'at denir. Bazı şiîlerin, çıplak ayağa meshetmeleri gibi... Sünnet olan mesh ise, mestler üzerine meshetmektir.
Dînin îtikadî ve amelî esaslarını doğrudan doğruya ilgilendirmeyen veya bu esaslara bir zıdlık ve aykırılık taşımayan yenilikler, sonradan ortaya çıkma şeyler, bid'attan sayılmazlar.(İmam-ı ŞAfii şöyle demiştir; Şeriatta aslı bulunan herşey Selef(sahabe ve tabin) onu yapmasa bile bid'at değildir)

Bid'atı ikiye ayırarak tasnif eden âlimler de vardır:
1. Bid'at-i hasene: İyi ve güzel bid'at, İslâmî esaslara zıd düşmeyen, yeni âdet ve fiiller... Meselâ, namazdan sonra tesbih kullanmak gibi.
2. Bid'at-ı seyyie: Kötü ve İslâm'a aykırı bid'at... Evliya türbelerine mum dikmek, mezarlıklardan medet ummak, vb. gibi şeyler.

İtikadî bir mezheb olarak ehl-i bid'a ayrıca kendi arasında birçok kollara ayrılır ki, başlıcaları şunlardır:
1. Cebriye, (Temel Olarak KAderdeki görüşlerinden dolayı hak mezheplerden ayrıdırlar... Kurucusuna göre; İnsanda cüz'i irade yoktur, seçme şansı verilmemiştir)
2. Mu'tezile, (Aklı vahiyten daha üstün tutar... Örneğin; Şeriatta Nas olan birşey bilimsel kurallara uymuyorsa tevil edilir ve akla uygun hale getirilir)
3. Mürcie, (İnsanın yalnızca kelime-i tevhid inancı ile Allah-u tealanın hiçbiri emrini yerini getirmese de ehli necattır(kurtulmuş) diye savunurlar, istedikleri kadar da günah işleyebilirler... Hatta bunlara göre munafıklar; "La ilahe illallah Muhammeden resulullah" (kavlen) dedikleri için aslında cennete gireceklerdir)
4. Haricîlik, (Yalnızca kurandan hüküm çıkarma metodu... Sünneti şer'i nas olarak kullanmazlar, bu yüzden sıffin savaşında Hz. Ayşe validemizin ve Aşere-i mübeşşere (cennet ile müjdelenen 10 sahabe) den ikisi olan Hz. Ebu Talha bin Ubeydullah ve Zübeyr Bin Avvam'ın; Hakem olayında da Hz. Ali ve Hz. Muaviye'nin kafir olduklarına hüküm vermişlerdir)
5. Şîa, (Genel itibariyle 4 Büyük Halifeden Hz. Ali dışındakileride sevmeyen ve tanımayanlardır ve kuranı kerimin bazı ayetlerinde (haşa) eksiklik olduğunu iddia ederler)
6. Vehhâbîlik. (İngilizlerin ümmeti parçalamak için ortaya çıkardığı siyasi menşeli bir harekettir...Günümüzde SELEFİ'lik adı altında başka bir kola ayrılmışlardır...)
Ehl-i bid'anın bu temel mezheblerinin her biri de, kendi arasında pek çok fırkalara, gruplara ayrılırlar.

3. EHL-I DALALET MEZHEBI


Bahailik Örnek verilebilir... Ve Şia'nın bazı kolları ile birlikte Durzilik...
Bunların Allah'a, Peygamber'e ve Ahirete İman konusunda Sapkınlığa düşmüşlerdir...
Mesela Bahailer kurucularının ilah olduğunu iddia eder, namazlarını onun öldüğü eve doğru kılarlar... 

Hz. Muhammed(s.a.v)'in zamanında "mezhep" var mıydı?
Mezhepler ayet ve hadisleri farklı anlamaktan kaynaklanan ekollerdir ve farklı anlayışların en baştan itibaren islam toplumunda bulunması doğaldır. Ancak farklı anlayışların kurumsallaşması anlamında Muhammed'in zamanında mezhep yoktur.

Dini meselelerde inananlar Muhammed'e geliyor, soruyordu. Muhammed hüküm veriyor, muhakeme için gelenlerin davalarını neticeye bağlıyordu. Bazen de soruyu cevaplandırmak için konu hakkında ayet gelmesini bekliyordu. Eğer ayet açıklamaya muhtaçsa, Muhammed o ayeti izah ediyordu.

Muhammed'in sözleri kesin bağlayıcılığa sahipti, bir meselede ne diyorsa, Sahabiler onu yapıyorlardı. Çünkü bununla ilgili Allah’ın emri vardı:“Muhammed size ne emretmişse alın, neyi yasaklıyorsa ondan da kaçının…”

Böyle olunca, Muhammed hayatta iken farklı mezheplere ihtiyaç yoktu diye düşünenler olsa da, günümüzde mezheplere gerçekten ihtiyaç var mı, yok mu diye farklı alimler tarafınca tartışılıyor. Bu görüşün en önemli gerekçelerinden bir tanesi de, mezheplerin varlığı, İslam aleminde birlik oluşturulmasında en büyük engellerden biri olarak görünmesidir. Mezhep karşıtı olanlar tarafından Kuran'dan Al-i İmran Suresi 103. ayet gösterilir: "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin...".

Kaynak:
http://dinibilgiler-islam.tr.gg/Mezhepler.htm

 
 
 

DUYURU PANOSU

Hoşgeldiniz,sitemizin menü kısmından içeriklerimize gözatabilir,blogumuzu ziyaret edebilirisiz.Üst kısımdan sitemize üye olabilir ve içeriklerden haberdar olabilirsiniz.YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYINIZ !

Haftanın İlahisi

TR.GG REKLAM

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol